Online Makale
Online Hizmetlere Toplu BakışTürkiye Aile Hekimliği Dergisi
Türk Aile Hek Derg. 2016; 20(1): 33-44 | DOI: 10.15511/tahd.15.21621 | |||
Anadolu tıp tarihi - Bölüm IBektaş Murat Yalçın1, Mustafa Ünal2, Hasan Pirdal3, Yasin Selçuk41Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Doç. Dr., Samsun2Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Yrd. Doç. Dr., Samsun 3Göynicek Entegre Devlet Hastanesi, Uzm. Dr., Amasya 4Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Yrd. Doç. Dr., Samsun Anadolu tarihte hem bilimsel hem de kültürel açıdan modern uygarlığa birçok konuda öncülük etmiş bir toprak parçasıdır. Bu bilim dallarından biriside tıptır. Anadolu’daki tıp tarihi Antik, Hitit, Antik Helenistik, Roma, Bizans çağları ve Türklerin Anadolu’ya Göçleri Sonrası Dönem (Anadolu Selçuklu ve Osmanlı) olarak incelenebilir. Antik çağda Anadolu’da yaşayan ilk uygarlıklar hastalıkların doğaüstü nedenlerden ortaya çıktığını düşünüyorlardı. Anadolu üzerinde kurulduğu bilinen ilk imparatorluk olan Hititler zamanında hekimlik bir meslek olarak tanındı. Antik Helenistik dönemde ise Hipokrat hastalıkları doğaüstü sebeplerle değil ilk kez materyalist ve rasyonel bir bakış açısına göre açıklanmaya çalışılmıştı. Hipokrat ayrıca doktorların sahip olması gereken meslek ahlakı kurallarını (Etik kuralları) belirlemiştir. Anadolu, Roma imparatorluğu hâkimiyetine girdikten sonra başta Galen olmak üzere Anadolu’da doğmuş birçok hekim tıbba önemli katkı yapmışlardır. Roma döneminde özellikle askeri cerrahide önemli gelişmeler olmuştur. Roma imparatorluğu ikiye ayrılıp doğuda Bizans Devleti ortaya çıkınca dünyadaki ilk hastaneler hizmet vermeye başlamış ancak kilise tıp uygulamalarını tekelleştirmiştir. Bu nedenle tıp bilimi Rönesans dönemine teolojik yapının baskısından kendini kurtaramamıştır. Aşağıdaki derlemede Anadolu tıbbı hakkında ilk dört dönem hakkında kısaca bilgi verilmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Anadolu, tıp tarihi, Hipokrat, Galen, Hititler, BizansThe history of medicine in Anatolia - 1st PartBektaş Murat Yalçın1, Mustafa Ünal2, Hasan Pirdal3, Yasin Selçuk41Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Doç. Dr., Samsun2Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Yrd. Doç. Dr., Samsun 3Göynicek Entegre Devlet Hastanesi, Uzm. Dr., Amasya 4Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Yrd. Doç. Dr., Samsun Anatolia is a land where were pioneered both scientific and cultural perspectives for the civilization history. One of the science branches of the Anatolian people had pioneered was medicine. The medical history in Anatolia can be divided into ages of Antic, Hittites, Antic Hellenistic, Roman, Byzantium and the period after Turks had immigrated (Anatolian Selcuklu and Ottoman) to Anatolia. In the Antic ages the first humans believe that the diseases were originating from supernatural factors. First doctors had emerged with the Hittites the first empire founded on this land. In the Antic Hellenistic period Hypocrites tried to explain the diseases with materialist and rationalist view instead of supernatural causes. Hypocrites also determined the ethical qualifications of doctors. After the Anatolia fell under Roman rule many physicians with Galen in the leading role who were born in Anatolia had contribution to Medicine. In the Roman period the especially military surgery were improved. After the Roman Empire had divided into two pieces Byzantium Empire submerged first hospitals on the worlds begun to give service however the church monopolized the medicine. Medicine couldn’t set free itself from the chains of theological structure until the Renaissance. In the review below brief information about the first four periods of the medicine in Anatolia were tried to be given. Keywords: Anatolia, medicine history, Hippocrates, Galen, Hittites, ByzantiumBektaş Murat Yalçın, Mustafa Ünal, Hasan Pirdal, Yasin Selçuk. The history of medicine in Anatolia - 1st Part. Türk Aile Hek Derg. 2016; 20(1): 33-44 |
|